HABERLER
HABERLER

Vefat & Başsağlığı


Türkiye'nin duayen turizm foto muhabiri, "Fotoğraflarla Türkiye" sergileriyle özdeşleşen, ülkemizin gönüllü turizm elçisi Halil Tuncer’in vefat ettiğini derin üzüntüyle öğrenmiş bulunuyoruz.

Cenazesi 17 Eylül 2021 Cuma günü memleketi Balıkesir’in Burhaniye ilçesinde toprağa verilecektir.

Tüm hayatını turizm fotoğrafçılığına ve foto muhabirliğine adayan Halil Tuncer, elli yıla yakın süredir çektiği fotoğraf kareleriyle Türkiye'nin tarihi ve turistik değerlerini dünyaya tanıttı. Türkiye’nin dört bir yanını dolaşarak çektiği fotoğraflarla Asya’dan Avrupa’ya, Afrika’dan Amerika’ya kadar birçok ülkede sergi açan, devlet adamlarından profesörlere, siyasetçilerden ünlü iş insanlarına kadar çok sayıda insanın duvarlarına Türkiye'nin en özgün karelerini taşıdı. Nemrut Dağı'nda çektiği fotoğraf karesi, 1993 yılında Danimarka'da yapılan Dünya Turizm Örgütü'nün düzenlediği afiş yarışmasında 69 ülke ve binlerce fotoğraf arasından ikinci seçildi. Bu afiş Türkiye’ye ikincilik ödülünü kazandır, ancak kimse onu arayıp durumu haber vermez. Tuncer, olup bitenleri yarışmadan tam altı ay sonra bir dergide çıkan haber sayesinde tesadüfen öğrenir. Birbirinden güzel Türkiye fotoğraflarını ziyaretçileriyle buluşturmaya, ülkenin tarihi ve turistik değerlerini tanıtmaya devam ediyor.

Halil Tuncer'in fotoğraf aşkı çok uzun yıllar önce, henüz çocukluk yıllarında 1955 yılında ortaokuldayken başlar. İlk fotoğraf makinesi, kendi harçlıklarıyla taksitle aldığı, üstten bakmalı 6-9'luk Kodak marka bir fotoğraf makinesi olur. İlk makinesiyle okuldakilerin fotoğraflarını çekip cep harçlığını çıkarmaya başlar. 1967-69 yılları arasında vatani görevini yapmak için gittiği Gelibolu’da da fotoğrafhaneye bakması için onu görevlendirirler. 1969 yılında İstanbul’a döndüğünde, Nişantaşı’nda bir ev kiralayarak fotoğraflarla birlikte yaşamaya, fotoğraf kareleri etrafında hayatını şekillendirmeye devam eder. Anadolu’yu dolaşmaya başlaması ise 1971 yılında, Türkiye Milli Talebe Federasyonu ile yaptığı bir gezi ile başlar.

Günümüzde Nemrut Dağı denince akla ilk gelen turizm fotoğrafçısıdır Halil Tuncer. 1971 yılında, Türkiye Milli Talebe Federasyonu ile birlikte 30 gün boyunca Anadolu'yu dolaşarak fotoğraflar çeker. İlk Nemrut fotoğrafı da yine bu geziye aittir. Eski bir Rus makinesi ile 8 mm'lik bir film de kaydeder o sırada. Kaydettiği bu film, tanıtma müşavirliği tarafından Fransa’ya götürülür. Filmi izleyen yabancılar hayran kaldıkları Türkiye’ye tatil amaçlı geziler düzenlemeye başlar. Ertesi yıl, çok ünlü bir rehber İsveçli turist gruplarını getirir İstanbul'a. Tuncer, turist kafilesindeki bir felsefe profesörüne iki adet Efes fotoğrafı hediye eder. Bu jeste karşılık veren profesör, daha sonra ona bir mektup yazarak "ne yapmak istiyorsun" diye sorar. Bir Türkiye sergisi açmak istediğini söyleyen Tuncer'e uçak bileti yollayıp İsveç’e davet eder. Böylece, Halil Tuncer'in yurt dışında açtığı 'Fotoğraflarla Türkiye' sergilerinin ilki İsveç'te gerçekleşir.

Dünya Turizm Yazarları (FİJET) üyesi olan Halil Tuncer, 1993 yılında ABD’de yapılacak FİJET kongresine katılmak için vize başvurusu yapar. Konsolosluktan vize için vergi levhası, ev tapusu ve banka cüzdanını isterler. Fakat onda bunların hiçbiri yoktur. Çektiği fotoğraflardan birkaçını yanına alarak vize talebinde bulunmak için ABD konsolosluğunda kuyruğa girer. Sıra ona geldiğinde görevli kendisine belgelerini sorar. O sırada, tesadüf eseri görevlinin arkasında duran Türkiye afişinde kendi çektiği fotoğrafı görür. Tuncer, konsolosluktaki görevliye arkasındaki fotoğrafı işaret ederek “İşte benim vergi levham” der. Bunun üzerine durum konsolosa bildirilir ve konsolos kendisini odasına davet ederek bir kahve ikram eder. Pasaportunu ister ve sanatçıların ayrı bir yere sahip olduklarını söyleyerek kendisine hayat boyu ABD vizesi verir.

Fotoğraf aşkının her şeyden önde olduğunu kısa bir süre önce kendisiyle yapılan bir söyleşide dile getiren Halil Tuncer, "İstanbul’da iki ay durduğumda kendimi çürümüş hissediyorum, mutlaka bir araştırmaya girmem lazım, yol parası ve kalacak yer bulduktan sonra gerisi sorun değil, sürekli dolaşıyorum bu yüzden fotoğrafı evlenmeye tercih ettim” demişti. Hayatında iki kez evlenme denemesi de ayrılıkla sonuçlanmış, 1990 yılındaki ilk evlilik denemesinde Yeniköy’de iyi halli bir aile kızıyla nişanlanmış ancak kızın ailesi “çok dolaşıyor” diyerek araya girince nişan bozulmuştu. İki yıl sonra tanıştığı başka biriyle aile arasında söz kesmeyi kararlaştırmışlar, ancak ertesi gün kendisine gelen sergi talebini kabul ederek apar topar yurtdışına çıkınca, uçakta “söz kesmeyi” unuttuğunu fark etmiş. Müstakbel eş vazgeçince ikinci evlilik girişimi de başarısızlıkla sonuçlanmıştı.

Ruhuyla var olan Halil Tuncer’in kadrajından Türkiye'yi ve insanımızı görmek büyük keyifti. Yaşamın bizlere verdiği boş filmin her karesini mükemmel şekilde dolduran fotoğraflarıyla tarihi belgeleyen fotoğraf sanatının usta ismi ve duayen foto muhabiri Halil Tuncer geride bıraktığı örnek nice eserleri, sektörümüze ve Birliğimize katkılarıyla daima hayırla yad edilecektir.

Merhum Halil Tuncer’e Allah’tan rahmet, başta ailesi olmak üzere tüm sevenleri, dostları ve akrabalarıyla camiamıza başsağlığı ve sabırlar dileriz. Büyük ustanın mekânı cennet olsun.

TÜROB (Türkiye Otelciler Birliği) Yönetim Kurulu