BASIN BÜLTENLERİ

TÜROB Geleneksel Öğle Yemeği Başkan Bayındır Konuşma Metni


TÜROB Geleneksel Öğle Yemeği
26 Eylül 2017
CONRAD İSTANBUL BOSPHORUS
Değerli Misafirler,
Kıymetli Üyelerimiz,
Muhterem Konuklarımız ve Değerli Basın Mensupları,
TÜROB Geleneksel Öğle Yemeği’ne hoş geldiniz.

Bildiğiniz gibi, yarın 27 Eylül Dünya Turizm Günü.
Turizmin, dünyayı birleştiren, insanları bir araya getiren ve dostluğu çağıran gerçek güçlerden biri olduğu aşikar.
Dünya nüfusu son 12 yılda 1 milyar artarak, 7,6 milyara ulaşmıştır. Birleşmiş Milletlere göre, dünya nüfusunun 2030 yılında 8,6 milyara, 2050 yılında 9,8 milyara ve yüzyıl sonunda 11,2 milyara ulaşması bekleniyor.

Dünya nüfusunun, %16’sı, yani 1,2 milyarı, 2016 yılında kendi ülkeleri dışına seyahat etti. 2017 yılında toplam turist sayısının 1,4 milyarı aşması beklenmektedir. Bu rakam, turizmin etki alanını açıkça ortaya koyuyor. Dünya’da siyasi sınırlar güçlerini korurken, seyahat özgürlüğü engelleri aşıyor. Kültürler ve sosyal yaşamlar arasındaki etkileşim artıyor.

Uluslararası seyahat eden her 5 kişiden 1’i, 25 yaşın altında. Bu gençler dünyayı gezmek ve gittikleri yerlerde yerel iletişim kurmak istiyorlar. Artık “dünya vatandaşı” kavramının hayat bulduğu genç kuşaklar yetişiyor.

Turizm sayesinde kültürel bir dönüşüm yaşanıyor, dolayısıyla bu dönüşümün daha hoşgörülü ve kapsayıcı bir dünya yaratması gerekiyor.

Ancak, büyüme ve gelişim, her alanda olduğu gibi turizm sektöründe de birtakım tedbirlerin gerekliliğini doğuruyor.


İnsan, çevre ve kültür odaklı yaşayan turizm sektörünün, kendi kaynaklarını koruyabilmesi temel öncelik olmalıdır.

Turizm alanında ortak etik kuralların oluşturulması ve tüm devletler tarafından desteklenmesi, kaynaklarımızın sürdürülebilirliği açısından en önemli adımdır.

Turizm bize önyargılarımızdan uzak, hoşgörü içerisinde ve farklılıklara saygı duyduğumuz bir dünyayı sunarken, bu önemli değeri sürdürülebilirlik ve sorumluluk bilinciyle yönetmeliyiz.

Her şeyden önce sosyal ve insani kavramlar üzerine kurulu bir sektörün, kendi değerlerine sahip çıkması en önemli misyon olmalıdır.

Bu vesile ile global etik kuralların hakim olduğu, bilinçli ve sorumlu ilkelerle hareket edebilen bir dünya turizmi ümit ediyor, tüm meslektaşlarımın Dünya Turizm Günü’nü kutluyorum.

Uluslararası turizm hareketlerinden söz etmişken, TÜROB olarak yakın gelecekteki pazarlama ve iletişim planlamalarımızı özetle aktarmak istiyorum.

Uluslararası turizm harcamalarında Çinli turistlerin harcamaları, 2016 yılında %12 artarak 261 milyar ABD Doları'na ulaşırken, Çinli turistlerin sayısı %6 artarak, 135 milyona ulaştı. Bu rakamlar pazarın ne denli büyük olduğunu anlatmaya yetiyor.

Bu kadar büyük hacimli bir kaynak pazardan ülkemiz aldığı pay ise yılda sadece 167.000 Çinli turist. Yaklaşık 3 ay önce 1 milyon Çinli hayal değil dedik. Basında da geniş yer bulan açıklamamız, Bakanlığımız tarafından da gündeme alındı ve Sayın Bakanımız da Çin ve Güney Asya pazarının önceliğine değindi.

Çin, kültürü ve alışkanlıklarıyla kolay bir Pazar değil. Ama, bizler de misafir ağırlamayı en iyi bilen toplumlardan biriyiz. Bu konuda geniş bir rapor oluşturduk ve 2017 yıl sonuna kadar ya da 2018 yılı başında, üst düzey kamu bürokratları ile birlikte özellikle Çinli şirketleri bir araya getirecek bir organizasyonu, Çin’de düzenleyeceğiz. 2018 yılının Çin’de Türkiye yılı olması da bizlere avantaj sağlayacaktır.

Çin dışında, Güney Kore, Endonezya, Malezya gibi diğer Asya ülkeleri ve harcama alışkanlıkları ile yükselme gözlemlediğimiz Nijerya ve Güney Amerika da yakın takibe aldığımız pazarlar arasında. Bu pazarların leisure segmentleriyle beraber özellikle kongre ve incentive segmentlerine de yönelmeyi planlıyoruz.

Ülkemiz turizminin temel kaynak pazarları arasında yer alan Rusya, 2016 yılındaki sert düşüşün ardından, 2017 yılında Güney bölgelerimizde toparlanma göstermiştir. İstanbul destinasyonu özelinde Rusya MICE segmentine yönelik yakın gelecekte bazı özel çalışmalarımız olacak, sizleri güncel olarak bilgilendireceğiz.

Mevcut konjonktür gereği, enerjimizi hızlı geri dönüş alabileceğimiz ve alternatif kaynak pazarlara ve segmentlere yöneltmenin daha verimli olacağını düşünüyorum.

Üzerinde çalışmalarımızı ısrarla yoğunlaştırdığımız ve kısa süre içerisinde geri dönüşlerini alabileceğimiz bir diğer Pazar ise Yunanistan. Bu ülkeye yönelik tanıtım çalışmalarımızı kısa süre içerisinde tüm üyelerimizle birlikte arttıracağız.

2018 yılında özellikle Haziran-Ekim döneminde Ortadoğu bölgesi, Kuzey Afrika ile İran ve Irak’tan önemli oranda turist akımı olmasını bekliyor, bu bölgelerdeki etkinliklerimizi artırıyoruz.

Siz değerli turizm profesyonellerinin, 2018 yılı için pazarlama, tanıtım ve etkinlik planlamalarınızı oluştururken, bu destinasyonları da öncelikli olarak gündeminize almanızı özellikle öneriyorum.

Bildiğiniz gibi güvenlik, genelden özele hepimiz için hayati bir konu. Risklerimizi minimumda tutmak, hem bir vatandaş, hem de işletmeciler olarak önemli bir sorumluluğumuz. Teknoloji bu konuda bize destek olurken, bazen de riskleri arttırabiliyor. Böylelikle, doğru teknikleri, doğru tedbirler ile kullanmak gerekiyor.

Birliğimiz 2017 yıl sonuna kadar, işletmelerimiz, çalışanlarımız ve misafirlerimiz için son derece önemli olan acil durumlara karşın bir seri eğitim düzenleyecektir. Deprem ve yangın gibi durumlarda, can ve bina güvenliğine ilişkin alınması gereken tedbirleri neler olmalı, yasal yükümlülüklerimiz nelerdir, hangi risklerle karşı karşıyayız gibi konularda farkındalık eğitimleri başlatacağız. Kısa süre içerisinde eğitimlerin duyurularını gerçekleştireceğiz.


Değerli misafirler,

Dünya genelinde turizm sektörünün talep ve ihtiyaçları ile siyasal, sosyal, ekonomik, kültürel ve teknolojik alanlardaki gelişmeler her geçen gün değişmektedir. Turizm sektörünün mevcut durumunun değerlendirilmesi ve geleceğe yönelik ulusal bir turizm politikasının oluşturulabilmesi hedefiyle ilgili tüm tarafların katılımıyla Ankara’da, 1-3 Kasım 2017 tarihleri arasında 3. Turizm Şurası düzenlenecektir.


1. Turizm Şurası, 20-22 Ekim 1998 tarihlerinde Ankara’da, “ulusal ekonominin önemli bir dalı durumuna gelen Türk turizminin yapısının yurtta ve dünyada değişen ve gelişen olaylar ışığında daha ileriye götürülmesi için gerekli önlemleri saptamak ve turizm politikası ile ilgili görüşleri belirlemek” amacıyla toplanmıştı.

2. Turizm Şurası, 1. Turizm Şurası’ndan 4 yıl sonra Ankara’da, 12-14 Nisan 2002 tarihlerinde, “Geleceğimiz Türkiye” sloganıyla turizm sektörüne ivme kazandırmak ve yeni bir atılım dönemi başlatmak amacıyla toplanmıştı. Turizm sektöründe 2000’li yılların ilk çeyreğinde izlenmesi gereken politikalar ve atılması gereken adımlar konusunda gerçekçi ve uygulanabilir konular belirlenmiş ve alınan kararların bir bölümü uygulanıştır.

2002 yılından günümüze kadar olan süreçte yaşanan küresel, bölgesel ve yerel gelişmeler, ülkemiz turizm sektöründe yeni açılımları, yeni vizyonları, kalıcı ve sürdürülebilir politikaların belirlenmesini, yeni bir gelecek anlayışı ve planlamasını zorunlu kılmaktadır. Bu amaçla, kamu kurum ve kuruluşları, turizm meslek örgütleri, sivil toplum kuruluşları, turizm sektörü ve akademik camianın katılımı ile güncel görüş ve önerilerin paylaşılacağı; 15 yıl aradan sonra, 1-3 Kasım 2017 tarihleri arasında Ankara’da 3. Turizm Şurası düzenlenecektir.

Turizm Sektöründe günümüzde yaşanan sorunların çözüm yollarının bulunması, dünya gerçekleri ile uyumlu sürdürülebilir turizm politikalarının tartışılarak turizm sektöründeki yeni trendleri yakalayacak geleceğe yönelik öngörü ve politikaların değerlendirilerek ülkemizin bu yönde izleyeceği yol haritasının çıkartılması 3. Turizm Şurasının ana hedefi olacaktır.
Şuraya ilişkin Birliğimiz çalışmaları yoğun şekilde sürmekte olup görüş ve önerilerinizi sürekli olarak bizlerle paylaşmanızı bekliyoruz.

Bildiğiniz gibi 2018 yılı, Troya’nın UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine girişinin 20. yılına denk geliyor. İnsanlık tarihi ve dünya kültürü için oldukça yüksek bir öneme sahip olan Troya, Ülkemizin en kıymetli değerlerinden biridir. Bu değeri güçlendirmek ve bir turizm ürünü olarak ortaya koyabilmek adına “2018 Troya Yılı” Projesi önemli bir fırsat olacaktır. Çanakkale’den gelen değerli dostlarımız, Proje hakkında birazdan bizleri ayrıntılı olarak bilgilendirecekler.

Kıymetli misafirler,
Dinamik – Kapsayıcı – Köklü; bu üç kelime TÜROB’un temel prensiplerini özetliyor. Hiçbir zaman kurumsal bir ego içine girmeden, yaptığımız tüm çalışmalarda tek hedefimiz sektörümüzün ve ülkemizin güçlenmesi olmuştur. Kısıtlı imkanlarla ve özveriyle devam ettiğimiz yolumuzda, bizlerin yanında olan tüm üyelerimize teşekkür ediyorum.

Vaktinizi fazla almamak adına konuşmamda en öncelikli konulara değinmek istedim. Birliğimizin tüm çalışmalarını web sayfamız, sosyal medya kanallarımız ve email servislerimiz aracılığıyla takip edebilir, Merkez Ofisimiz ile her zaman iletişime geçebilirsiniz.

Konuşmamı noktalandırırken, desteklerini bizden esirgemeyen kurumsal sponsorlarımız Ecolab ve Boyut Yayın Grubuna;

Bu güzel ve değerli ev sahipliğinden ötürü, başta Hilton Türkiye Bölge Müdürü Üst Sınıf ve Lüks Oteller Sayın Armin Zerunyan olmak üzere, Conrad İstanbul Bosphorus Genel Müdürü Sayın Andreas Jersabeck’e ve çok değerli ekibine teşekkürlerimi sunuyorum.