TUROB Geleneksel Öğle Yemeği
26 Ocak 2016
MARTI İSTANBUL HOTEL
Sayın Üyelerimiz,
Muhterem Konuklarımız ve Değerli Basın Mensupları,
TUROB Geleneksel Öğle Yemeği’ne hoş geldiniz.
Konuşmama, kısa bir süre önce aramızdan vakitsiz olarak ayrılan değerli iş adamı ve Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Mustafa Koç'u anarak başlamak istiyorum.
Ülkemize ve sektörümüze sağlamış olduğu değerli katkıları ve sayısız başarıları ile her zaman saygı ve minnetle hatırlayacağımız, Merhum Mustafa Koç'a, Allah'tan rahmet, Koç Ailesi ve Tüm Türk Milletine başsağlığı ve sabır dilerim.
Bilindiği üzere, Sektörümüz zorlu bir yılı geride bıraktı. 2015 yılı maalesef öngörülerimiz doğrultusunda hedeflerimizi tutturamadığımız bir yıl olarak kayıtlara geçti.
STR Global ile işbirliğimiz neticesinde, otellerimizdeki doluluk oranlarını takip etmekteyiz. Geçtiğimiz hafta açıklanan 2015 yılsonu verilerinde Türkiye'nin otellerdeki doluluk oranı geçen yıla göre ortalama %1 düşüş ile %61,7 olarak gerçekleşmiştir. Çalışmaya konu 25 Avrupa ülkesinin 2015 yılsonu doluluk ortalaması ise %66.85 olarak kaydedilmiş olup, Türkiye bu ortalamanın oldukça altında kalmıştır.
Aynı şekilde, 31 Avrupa destinasyonunun, 2015 yılsonu doluluk ortalaması %71,42 olarak saptanmış olup, İstanbul %64,9 doluluk oranı ile ortalamanın altında kalan destinasyonlardan olmuştur.
Özetle, ülkemizde turizm sıkıntısı bir sürece girmiş, bu süreçten ülkemizin güneyi veya deniz-kum-güneş turizmi etkilemiş gibi algılansa da, veriler göstermektedir ki, sorun ülke genelini ve özellikle birincil varış noktası olan İstanbul'u olumsuz etkilemiştir.
2016 yılı ile ilgi en önemli olumsuzluklardan bir tanesi de, MSC Cruises, Crystal Cruises, Disney Cruises, Costa Cruises ve Celebrity Cruises şirketlerinden sonra Norwegian Cruise Line, Regent Seven Seas Cruises ve Oceania Cruises şirketlerinin de 2016 programlarından Türkiye’yi çıkarmış olmasıdır. Yaptığımız araştırmalara göre 2016 yılında ülkemiz yaklaşık 450 bin kruz yolcusunu kaybedecektir.
Sektör olarak 2016 yılına, Rusya ile yaşanan uçak krizinin gölgesi altında girmişken, üstüne, Ülkemizin istikrarını, birlik ve bütünlüğünü hedef aldığını düşündüğümüz, 12 Ocak 2016 tarihinde Sultanahmet’te meydana gelen, menfur terörist saldırı gerçekleşti.
Saldırıyı şiddetle kınıyor, yaşamını yitirenlerin ailelerine ve tüm dünya halklarına başsağlığı, yaralılara acil şifalar diliyoruz. Sektör olarak, terör olaylarını lanetlemenin yanında, saldırı sırasında hayatını kaybedenlerin anısına düzenlenen, "Anma" etkinliğine sektörün tüm kesimlerinden olan yoğun katılım, sektörümüzün bu tür olaylara karşı öteden beri gösterdiği duyarlılığı bir kez daha ortaya koymuştur. İnsanlığa ve ülkemizin istikrarına yönelik yapılan bu tür hadiselerin bir kez daha yaşanmaması ümit ediyorum.
Terör artık global bir sorun ve dünyanın her yerinde maalesef masum insanların hayatlarını almasının yanında toplumda derin korku ve endişeye yol açıyor. Gelinen bu noktada, ülkeler arası dayanışma ve işbirliğinin artırılması terörün önlenmesinin en önemli adımı olacaktır.
Bu olaylar, toplumsal etkilerin yanı sıra sektörümüzde de sarsıntıya yol açmaktadır. Ne var ki, tüm dünyanın sorunu diyerek, elimiz bağlı beklemeyeceğiz, beklemiyoruz.
Rusya ile yaşanan uçak krizi ertesinde, Antalya’da, Kültür ve Turizm Bakanımız Mahir Ünal’ın başkanlığında sektörde faaliyet gösteren kuruluşlar, oteller ve tur operatörü temsilcileri bir araya gelerek alınabilecek önlemleri tartıştık. Yaşanan gelişmelerden endişe duymakla beraber, TUROB olarak bir kriz algısı içerisinde bulunmadığımızı özellikle belirttik, ancak;
a)Sektörün istihdam sağlama konusunda olumsuz etkilenmemesi,
b)İşletmelerin istemleri dışında, zorunlulukla faaliyetlerini sona erdirerek kapanmasının önüne geçilmesi,
c)Sektörde sürdürülebilir kalite anlayışının yanında, verimlilik artışının yaratılması,
d)Yeterli sayıda olmayıp, zaten eksikliği hissedilen kalifiye çalışanların, diğer sektörlere kaymalarının önlenmesi
için, sektöre yönelik Hükümetimiz tarafından bir dizi tedbirlerin alınmasını, alınmaması halinde ise; gelişmelerin, sektörü krize dönüştürebileceğini belirttik.
Söz konusu önlemlere ilişkin olarak “Acil Önlemler Raporu” hazırlayıp Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Ekonomi ve Maliye Bakanlıklarına sunduk.
Raporda yer alan taleplerimizden, “Konaklama ve Ağırlama Sektörüne yönelik olanlar” özetle;
a)İşletmelerin, SGK ve KDV tahakkuklarının ödemeleri Maliye Bakanlığı ile mutabakata varılarak, 01.01.2016 tarihi itibari ile 18 aya yayılıp faizsiz olarak ertelenmelidir. SGK İşveren primlerinin bir kısmı İŞKUR tarafından karşılanmalıdır.
b)2634 sayılı Kanun’un halen yürürlükte olan, 16. Maddesinde yer alan Elektrik, Su, Doğalgaz’ın en düşük birim bedelden ödenmesi teşvikleri, en kısa süre içerisinde tekrar hayata geçirilmelidir. Diğer yandan, dürüst işletmelerin ödedikleri, elektrik fatura toplamının yaklaşık %10 tutarına eşit miktarda ilave olarak tahsil edilen, Dünyada başka örneği bulunmayan “Kayıp Kaçak” uygulamasının derhal sona erdirilmesi önemli ve gereklidir.
c)Konaklama işletmelerinin sürdürülebilirliğini sağlamak üzere, hazine garantili kredi kullanmaları, kredi faizlerinin %50’sinin ise Hazine tarafından karşılanması sağlanmalıdır. Kredilerin Eximbank veya özel bankalar tarafından kullandırılması sağlanmalıdır.
d)Çalışma hayatına ilişkin işverenlerin mevcut yükümlülüklerine ilave bir maliyet getirilmemesinin yanında, “Asgari Ücret” artışının maliyetinin hükümet tarafından karşılanması, istihdamın sürdürülmesi açısından önem taşımaktadır.
e)Konaklama sektörü hizmetlerinde geçerli KDV oranları departman ayrımı yapılmaksızın (Tesis bünyesindeki aktivitenin ismi ne olursa olsun, hizmetin verildiği mekan neresi olursa olsun) tüm yiyecek/içecek ve hizmetlerde %8, Alkollü içecekte %18 olarak uygulanmalıdır. Bu takdirde Turizmi Teşvik Kanunu kapsamındaki Belgeli İşletmeler ile belgesizler arasındaki haksız rekabet ortadan kalkacağı gibi, daha düşük KDVli fiyatlar yabancı turist için cazip olacaktır.
f)2634 sayılı Kanun uyarınca, koşulları sağlayan Belgeli İşletmeler İhracatçı sayıldıkları halde, İhracatçılara sağlanan KDV indirimi ve diğer avantajlardan yararlandırılmamaktadırlar. Bu konuda atılacak adım sektöre önemli bir rekabet avantajı getirecektir.
g)Turizm işletmelerinin hizmet özellikleri göz önünde tutularak “esnek çalışma” modelleri ihtiyaçlara göre genişletilmelidir.
h)Başta, İstanbul ve Antalya olmak üzere, kontrolsüz olarak sürmekte olan otel yatırımlarının, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Sektör Örgütlerinin katılımında oluşturulacak, “Yatırım İzleme Kurulu” gözetiminde, arz/talep dengesi dikkate alarak planlanması sonrasında verilecek izinlere göre, yönlendirilmesi için çalışma başlatılması sürdürülebilir turizm açısından önem taşımaktadır.
i)Sektörün uzun süredir çözüm bekleyen, kangren haline gelmiş birtakım sorunlarının başta, “Eğlence Vergisi, Telif Hakları, ÖTV İadeleri, Ecrimisil, kayıt dışı olarak turizm amaçlı konaklama sağlayan günübirlik/kısa süreli konutlar” gibi konular olmak üzere, çözüme dayalı acil eylem planlarının hayata geçirilmesi sektöre büyük destek sağlayacaktır.
Konularında olmuş, söz konusu taleplerimizin neticesi ilgili Bakanlıklar nezdinde takip edilmektedir.
Öte yandan, geçtiğimiz birkaç hafta içerisinde Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal başkanlığında Hollanda, Almanya ve İspanya’da tur operatörleri ile toplantılar düzenleyerek, 2016 yılı için turizmde genel görünüm ve alınabilecek önlemleri değerlendirdik. Bu toplantılardan bir tanesini de kısa süre içerisinde İngiltere’de yapacağız.
Avrupa Pazarı'nda katıldığımız önemli iki fuar ile yılı açtık. Hollanda ve İspanya fuarlarına, Sayın Bakanımız ile birlikte katıldık. Yansımaları, tepki ve beklentileri inceledik. Gördük ki, Avrupalı turist Türkiye'den vazgeçmiş değil, sadece yenilenmeye ve biraz zamana ihtiyaç var. Bu zamanı çok iyi kullanacağız. Ülkemizin en önemli taşıyıcı sektörü olan Turizmin değer kaybetmesine izin vermeyeceğiz. Tüm meslektaşlarımı ve otoriteleri bu anlamda güç birliğine davet ediyorum.
Evet, Avrupa'nın biraz zamana ihtiyacı var ve biz zaman süresince temaslarımızı kaybetmeyeceğiz. Diğer yandan, uzunca süredir yapmış olduğumuz açıklamalarda, İran’a yönelik uluslararası ambargonun sona ermesinin, birçok alanda olduğu gibi turizmde de ilişkilerin normalleştirilmesini sağlayacağını ve İran pazarının bir fırsat olabileceğinden bahsetmiştik.
Her zaman söylemlerimizin altını doldurmaya gayret ediyoruz. Bu yüzden de, İran'ın 7 farklı şehrinden 50 tur operatörü ve seyahat acentasını, Türk Hava Yolları, Eresin Taksim ve Eresin Premier otellerinin desteğinde İstanbul'a getirdik. Şehrimizin farklı turizm ürünlerini tanıttık ve bu organizasyonun olumlu sonuçlarının, İran’ın en büyük bayramı olan Nevruz döneminde, yani Mart ayında, yansımasını bekliyoruz.
Ortadoğu bölgesinde tanıtım çalışmalarını artırıyoruz. Önünüzdeki kısa süreçte birçok ülkede workshoplar düzenleyerek ülkemize olan turizm talebini olumlu yönde geliştirmeye çalışacağız.
Sözü fazla uzatmadan, Konuşmamı noktalandırırken, desteklerini bizden esirgemeyen kurumsal sponsorlarımız Ecolab - Mobil Bil ve Boyut Yayın Grubuna;
Bu güzel ve değerli ev sahipliğinden ötürü, Martı Otelleri Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Oya Narin'e ve Martı İstanbul Hotel Genel Müdür Sayın Feyza Yücefer'e ve değerli ekibine teşekkürlerimi sunuyorum.